16 Eylül 2007 Pazar

Seçim Sonrası Piyasada Ne Olur

Bildiğiniz gibi sermaye ve para piyasaları üzerine değil daha çok makroekonomi, iktisat kuramları ve kurumları, ülkemizdeki eksik uygulamalar ve ikilimlerle ilgili yazıyorum. Belki benim fazla zaman ayıramayışım sonucu dikkatimi çekmemiş olma olasılığı olsa da, bireysel yatırımcıya yönelik seçim sonrası finans piyasaları yorumlarını çok az yerde gördüm. Çevremdekilerin de bana yorum yaptırması ve nereden fikir alacağız diye sormaları sonucu en iyisi çok derin olmasa da kendi yorumlarımı burada yazayım dedim.
Bu aralar yoğun olduğumdan piyasaları yakından takip ettiğimi söyleyemem. Gördüğüm ve görmüş olabileceğiniz üzere İMBK endeksleri (kısaca “borsa”) son dönemde ciddi yükseliş içinde, faizlerde temkinli bir düşüş, YTL’de ise güçlenme söz konusu. Bu gelişmelerin nedenini küresel finans piyasalarıyla açıklayabilir, geçen yıl yaşanan sarsıntının ardından kaybedilen ‘ivme’nin tekrar hızlanmaya başlaması olarak görebiliriz. Türk piyasaları 2006 baharı sonunda yaşanan çalkalanma sonrası diğer “gelişmekte olan” ekonomilerden koptu ve daha az “kazandırdı”. Şimdi ise aradaki fark kapanıyor.
Birinci Siyasi Senaryo
2001 sonrası ekonomi yönetiminin uygulama ve planlarının piyasaların istedikleri ile kesiştiğini kabul ettiğimizde, mevcut durumun, yani ekonomi yönetiminde statükonun korunmasının önceki paragraftaki süreci devam ettireceğini görüyoruz. Bu statükonun korunacağı beklentisi ve beklentiyi güçlendiren her haber, anket sonucu da borsada yükseliş yaşanmasını sağlıyor.
Mevcut ekonomi yönetiminin sürmesi, AKP’nin tek başına iktidar olması senaryosunda herhangi bir çalkantı ihtimali, para (faiz ve döviz) piyasalarında ciddi bir dalgalanma ihtimali kısa vadede yok denebilir. Tabii bu hükümetin sandalye sayısı ve tutumu da ana senaryonun alt senaryolarını belirliyor. Hükümet etmede sıkıntı yaşatmayacak bir sandalye sayısının yukardaki nedenlerle bir artısı varken bu sefer de güçlü hükümetin Cumhurbaşkanlığı seçiminde yine dayatmacı olup olmayacağı sorgulanacak. Burada bir sandalye sayısı vermek ve ona göre “piyasada bu olur” demekten ziyade kişisel kanaatim, eğer AKP tek başına iktidar olacak çoğunluğu yakalarsa seçim akşamı ve ertesi sabah Erdoğan ve Gül’ün Cumhurbaşkanlığı ile ilgili mesajları piyasa oyuncuları için manevra bahanesi olacak. Tahmin edilebileceği gibi uzlaşmacı bir tutum borsada kazanç, faiz ve dövizde düşüş trendini güçlendirebilir, aksi durumda ise kar satışları beklenenden erken yaşanabilir.
Belki de Asıl Soru: Küresel Risk İştahı Seçimin Etkisini Sıfırlıyor mu?
Bu haftaki “ralli” iki şekilde yorumlanabilir.
(Tümüyle) küresel risk alma iştahındaki artışın son günlerde açıklanan dış kaynaklı (ABD, Avrupa gibi) verilerden olumlu etkilenmesi
Veya üstteki etkiyle beraber tek partinin iktisat politikasında statükoyu koruyacağı beklentisinin önceden satın alınması.
Aslında bu iki olasılık arasında hangisinin güçlü olduğunu anlamak belki de tüm bu yazının siyasi analizinden daha önemli olabilir. Eğer ikinci olasılık doğru ise, siyasi beklenti önceden satın alınıyorsa aklımıza “borsada beklenti satın alınır, gerçekleşme satılır” deyimi de gelebilir. Yani piyasanın en olumlu karşıladığı “iktisadi statüko artı uzlaşmacı Cumhurbaşkanı” senaryosu bu hafta boyunca borsanın daha sonucu görmeden artmasının nedeni olabilir. Sonuç elde edildiğinde ise zaten buna inananlar çoktan kağıt aldıklarından kısa süreliğine kar realizasyonuna gidebilir, yani elde ettikleri bir haftalık karı “yeterli” görerek borsada satış (endekste geçici düşüş demek) yapabilir, tekrar satın almak için fırsat kollayabilirler.
Bu ralliyi ben burada yorumlamayacağım ama ikinci siyasi senaryoya girmeden önce küresel risk iştahı ve aşırı likiditeyi yorumlayalım. Az sayıda insan krizden birkaç yıl sonra TL güçlendiğinde bunun 1,250,000 TL/$ seviyesine kadar gidebileceğini beklemiyor, petrolün 75 dolarları görmesine ihtimal vermiyor, “bu durumda küresel çöküş olur” diyorlardı. Halbuki isim vermeyeceğim bazıları profesör ünlü az sayıda iktisatçı 2004 yılında, kısa vadede 1 dolar 1 milyon TL’ye inebilir diye aralarında konuşuyor, çok azı medyada dile getiriyordu. Onlara gülüp geçen fon yöneticileri portföylerini yanlış yönetti, bireyler de dövizden çıkmakta isteksiz kaldı. Bugün durum değişmedi, evet dünya ekonomisinde gidecek yer arayan aşırı likidite, fazla para artıyor, ülkemize de geliyor, döviz bolluğu yaratarak dövizi kıymetsizleştiriyor.
Ve dünyada enflasyonist baskı yaratırken her ülkede, evet her ülkede para politikasını daha “iktidarsız” kılmaya başladı bile. ABD ve Avrupa’da faizler %2 seviyelerinde iken bugün %5′lere geldi ama önceki seviyelerde korkulan enflasyon riski azalmadı, sadece devletler daha çok faiz ödemeye başladılar! Bu süreç devam edebilir. Geçen hafta yazıldığında daha az kişinin inanacağı, “petrolün varilinin 100 dolara yolu var iddiası” bu hafta da Goldman Sachs tarafından 95 dolar olarak dile getirildiğinden belki de daha fazla kişi “acaba” demeye başlayacak. Ama 100 dolar da küresel bir kriz yaratmayabilir. Aksine mevcut para bolluğunu tepe seviyelere çıkarıp ülkemizde 1 doları 1 YTL’ye yaklaştırabilir, küresel enflasyon baskısını daha da arttıracağı gibi…
Bunlara değinmemin nedeni garip bir dönemden geçişimiz. Dünya ekonomisinde bir düzeltme bekleyenlerin sayısı haklı olarak artıyor. Ama fay çatlamıyor, aksine üstündeki stres gittikçe artıyor ve daha da artacak ama çatlatmayacak gibi. Deprem olduğunda ise şiddeti tabii ki çok daha büyük olacak. Bu durum içinde Türkiye’de seçimlerin sonuçlarının piyasalar üstündeki etkisinin çok sınırlı kalabileceğini kabul etmek gerekiyor. Üç paragraf önceki dediğim gibi asıl soru, “seçim sonuçları piyasaları az mı etkiler yoksa çok az mı etkiler” olabilir!
İkinci Siyasi Senaryo
Gelelim seçim senaryolarının geri kalanlarına. Daha kısa ele almak ve yazıyı okunmaz uzunluğa taşımamak için AKP’nin tek başına iktidar olamayacağı, bir koalisyona gireceği durumlar ile CHP-MHP ve gerekirse bağımsızlar koalisyonu gibi senaryolarının tümünü 2. ana senaryo olarak toplamak istiyorum. Bu senaryonun etkisini ele almak için, arada ele aldığım “küresel boyutta risk iştahının” değil seçim sonucu beklentisinin son haftada borsada yükseliş yarattığına inanalım. Eğer seçim sonuçlarının satın alındığını düşünürsek mevcut iktisadi statükonun korunmayacağı senaryosu son günlerdeki karların bir miktar realize edilmesine neden olur. Ama bence hem faiz, hem döviz hem borsada birden ciddi dalgalanmalar olmaz. Döviz piyasasında önemli belirleyici faktör piyasanın genişliği olacaktır.
Dar bir piyasada alımlar doları kolayca 1,30 YTL üstüne taşıyabilir ama 1,35 seviyeler çabuk görünür mü yorum yapmak benim tarzım değil. Fakat 1,50 YTL/$ gibi ciddi bir dalgalanma olacağına olasılık vermiyorum. Faizde de kısa vadede bir artış olabilir ama orada da %20′lere varılmayacağı kesin gibi. Ama tüm bunların ne yöne gideceği yeni koalisyonu kurması beklenen partilerin iktisat politikaları, mevcut durumla ilgili yorumları ve de Cumhurbaşkanlığı ile ilgili mesajlarına göre çok ciddi şekilde etkilenecektir. “Devletin”; Cumhurbaşkanı’nın, belki TSK’nın açıklamaları da piyasalarda etkili olabilir.
İşte bunlar 2. ana senaryonun alt senaryoları. AKP koalisyonu mu, CHP koalisyonu mu, bağımsızlara gerek var mı, yok mu, AKP’li ve çok az bağımsızı olan hükümet ama mutlaka uzlaşmayla seçilecek bir Cumhurbaşkanı mı… İşte bunlar konusunda herkes kendi yorumlarına göre hareket etmeli. Ama uzun uzadıya ele aldığımız küresel risk iştahı kanımca çok güçlü.
Kriz Korkusundan Kurtulmak
Bu yazıyı yazmaya beni motive eden de buna dikkat çekmek idi. Seçim sonucunun piyasaları ne kadar etkileyeceği ciddi bir soru işareti! En beklenmedik ve sürpriz sonuç karşısında bile bir iki günlük duraklamadan sonra borsada yükseliş, dövizde hareketsizlik devam edebilir. Yani seçim sonuçları sizleri, bireysel yatırımcıları korkutmasın. Büyük yatırımcılar, yerli ya da yabancı, uzun dönem trendini koruyan bir şekilde portföy kararları verecek, dalgalanmalar yaşansa bile orta vadede aynı patikaya geri dönülecektir.
Artık Türkiye’nin çok ciddi değişimi göze almadan kendi iktisadi durumunu ve fiyatlarını (borsa yoluyla şirketlerin fiyatları, kurlar yoluyla parasının fiyatı, faizler yoluyla borçlanmasının fiyatını) değiştirme gücü, kaderini tayin etme şansı kalmamıştır. Ve bugün Meclis’e girmesi beklenen partilerin oluşturacağı herhangi bir hükümet, uygulamada bazı değişiklikler yapsa, toplumun bazı kesimlerine daha az/fazla kaynak transfer etse bile, az önce dediğim ciddi değişimi yapmayı göze alamayacaktır. Yani naçizane tavsiyem ne “bu hükümet şundan şundan oluşursa şu olur” diye korkarak oyunuzu değiştirmenize, ne de “seçimden ne çıkacağı belli değil diye” paranızı yanlış değerlendirmekten korkmanıza gerek yok.
Şu ana kadar zaten bir pozisyon almadıysanız, Cuma’nın da son gün olduğunu unutmayın zaten. Dediğimiz gibi artık beklentiler çok önceden satın alınmaya başlanıyor. Pazartesi sabahı, 1-2 günlük kısa süreliğine bir fiyatta artış ya da düşüş bekliyorsanız gün içinde hareket etmek size beklediğiniz kazancı getirmeyebilir… Rahat olun, huzurlu olun, Türk ekonomisine güvenin, paramıza güvenin, kriz korkusuyla yaşamayı unutun!
Technorati Tags: , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Hiç yorum yok: