16 Eylül 2007 Pazar

Mercury’den Kafkas Dansları ve Düşündürdükleri



Cuma akşamı Harbiye Açık Hava Tiyatrosu’nda “Ateşin Çocukları - Mercury” Kafkas dans gösterisini izledim. Dünya üzerindeki her halk ve topluluğun kendine has hasletleri mevcut, Kafkasya’nın nispeten az nüfuslu topluluklarının dikkat çeken özellikleri ise kanımca acıya, göz yaşına, melankoliye prim vermeme, hep dimdik ve asil, güzel ve güçlü görünmeye çalışmaları. Bu durum sosyal hayatlarının her anında kendini gösterirken tabii ki danslarına, eğlencelerine de yansımış.
Kafkas, örneğin Çerkez danslarını daha önce az da olsa izlemiş, ya da görmüş olanlar kızların asil duruş ve süzülerek yer değişmelerini, erkeklerin onlar karşısında sunduğu saygılı ve etkileyici hareketleri bilir. Ateşin Çocukları gösterisi ise Kafkaslar’ın sert coğrafyası ve karmaşık tarihinin etkilerini daha çok sergileyen, daha sert ve tempolu, hatta Kafkaslar’dan ayrılma, sürgün döneminin zorluk ve acılarına da dikkat çeken bir yorum sunuyor. Ayrıca yöresel ezgiler ve şarkılara da hatrı sayılır süre ayrılması gösterinin hedef kitlesinin daha çok Kafkas göçmenleri ve çocukları olduğunu düşündürebilir. Ama ilgili olanların görmesini tavsiye ettiğim Ateşin Çocukları’nın Türkiye turnesi devam ediyor. Mercury web sitesinden programa ulaşabilirsiniz, başlangıç saatlerinde gitseniz de yer bulmakta zorlanacağınızı tahmin etmiyorum.
Kökeninde Kafkaslar ile bir şekilde bağlantısı olanların daha da zevk alabileceğini ima etmemin nedeni ise Mercury grubunun henüz birkaç sene önce Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti’nde kurulmuş olması ve bu bölgenin insan kaynağı ve olanaklarından faydalanarak bir şeyler ortaya koymaya çalışması. Gösteriyi izlerken Türkiye’nin büyük dans grupları ve performansları ile bir karşılaştırma yapmadan edemedim. Gerçekten de Türkiye artık eski Türkiye değil. Son on yılda bazı alanlarda attığımız hızlı adımlar sonucu uluslararası arenada temsil gücümüz artıyor. Ama önümüzdeki hedef bu gelişme ivmesini tüm ülkeye yaymak olmalı. Büyük, kalabalık, farklı etnik gruplardan ama Cumhuriyet tarihi süresince ortak paydada buluşmuş insan kaynağının çok farklı ve üstün becerileri var. Mevcut konu çerçevesinde örnek vermek gerekirse 70 milyonluk ülkede sadece 1-2 büyük dans grubu değil, her bölgeden uluslararası gösteriler yapabilecek beceride dans grupları oluşturmamız mümkün ve hatta elzem. Kültürel geçmişimizi korumak, bunu turizm ile beraber yoğurmak, zenginliklerimizin değerini bilmemiz gerekiyor.
Cuma akşamı Ateşin Çocukları’nın tek can sıkıcı noktası ise gösterinin 25 dakika geç başlaması idi. Bir önceki paragrafta “Türkiye’nin ivmesini koruması lazım” derken önümüzdeki en büyük sorunun bireysel ve kurumsal sorumluluk, hesap verebilirliklik, etik ve ahlaklı davranmak olduğunu düşünüyordum. İnsanlara, karşımızdakine saygı göstermeyişimiz tehlikeli boyuta ulaştı! Sanat ve gösteri dünyasında da ücretini ödeyerek karşılığında “kültürel tatmin” almak için gelen sayısız izleyiciye saygısızlık yapmak kabul edilebilir değil. Ama tabii Türkiye’de sorunun sürmesinin bir nedeninin de hakkını aramayan, aramaya üşenen, kabullenen insan modeli olduğunu unutmamak gerekli.
Gelişmiş ve kalkınmış ülkelerde zamanın değeri, dakiklik, programlı davranmak ve çalışmak kalkınmada etkili olmuş ve olmaya devam ediyor. Böyle ülkelerde belirsizlik azalıyor, her türlü ekonomik birim arasında, karşılıklı güven kuruluyor. Bizde ise tehlike artıyor, artık, “Ne de olsa toplantı zamanında başlamaz, biraz geç gidelim” diyenler artıyor…
Technorati Tags: , , , , , ,

Hiç yorum yok: